"" için 2 öge bulundu
- BODRUM KONAKLARI - RUM EVLERİ
Bodrum'un en sevilen simgesi çivit mavisi söveli, beyaz taş evleridir. Herkesin aklına önce masmavi denize açılan, erguvan pembesi serpiştirilmiş bir sokak düşer. Bu lezzetli renklerin serpiştirildiği evler Anadolu mimari geleneğinde Bodrum yarımadasına özeldir. Köşesinde kulakçıklar olan düz çatılı küp evler bana özellikle burada yaşamaya başladıktan sonra daha da ilginç gelmeye başladı çünkü kışın sular seller gibi yağmur yağıyor. Bu kadar yağmur yağan bir coğrafyada düz çatı yapmak, hem de doğal malzemelerle, neden sorusunu pekiştirip duruyor. Okuduğum kaynaklardan yarımadada bulunan bir çok yapı tipinin coğrafi zorluklarından kaynaklandığını anladım. 12. yüzyılda Moğol işgalinden kaçan Türkmenler Bodrum'a yerleşiyor. Daha önce yerleşik düzende yaşamadıkları için onlardan kaçan yerlilerin evlerini kullanmaya başlıyorlar. Geleneksel Türk Evi büyük aileye göre şekillenmiştir, Bodrum Evleri ise çekirdek aile düzenine uygundur. Evlerin boyutları, yükseklikleri, pencere kapıları gibi tüm elemanları yapı malzemelerinin boyutlarından gelir. Bu yapı malzemeleri de dış bölgelerden hayvan sırtında taşınarak getirildikleri için çok geniş açıklıklara izin vermez. Ayrıca yine bu bölgede sık sık görülen kubbeli yerüstü sarnıçları aslında rota boyunca hayvanların su ihtiyacını karşılamak için belirli aralıklarla inşa edilmiştir. Cengiz Bektaş 1972 yılında yaptığı çalışma ile ilk defa bu evleri sınıflandırır. Kule Ev, Musandıralı Ev ve Sakız Tipi Ev olarak 3 tip evi anlatır ve belgeler. Sarnıçlar, değirmenler ve kule evlerden önce beni daha da meraklandıran Rum Evleri hakkında yazmak istedim. Araştırmam sırasında aslında bu evlerin bu bölgenin konak tipi yapıları olduğunu öğrendim. Nedense bu evlerden çok az bahsediliyor. Günümüzün aksine eski Bodrum fotoğraflarında çok sayıda çatılı bina var. Yakından bakınca bunların kiremit kaplı, beşik çatıları olduğunu, saçak ve köşelerinde neo klasik süslemeler olduğunu görüyoruz. Benim Rum Evi olarak tanımladığım bu evlere 4 odalı ev tipi de deniyor. Genelde 2 katlılar, yüksek tavanlılar. Geleneksel taş evlerin tavanları oldukça alçak. 20. yüzyıl başında deniz ticareti ve süngercilikle uğraşan tüccarlar ya da Osmanlı döneminin yöneticilerinin bu evleri yabancı ustalara yaptırdığı düşünülmekte. 1925 yılında rumlar yarımadadan ayrılınca bu ustalar da gitmiş ve bu evlerden başka yapılmamıştır. Bu teori aynı zamanda bu evlerin ithal ustalardan çok rum ustaların uzmanlığı olduğunu düşündürüyor. Bazılarında nefis süslü kapılar görüyoruz. İçlerinde çoğunlukla tavanlarda ya da tavan eteklerinde bezemeler görülebiliyor.
- BODRUM SARNIÇLARININ FISILTILARI
Tarih boyunca yerleşimlerimiz ve yapılarımız hep suya göre şekillenmiştir. Hem gereksinim hem de keyif olarak suya yakın olmak isteriz. Suyun olmadığı yerlerde su deposu olarak kullanılan sarnıçlar ile çözüm bulunmuştur. Dışa kapalı olmalarından kaynaklanan bir de gizemleri var. Belki de bu yüzden benim için sarnıçlar her zaman çekici yapılar olmuştur. Muğla sarnıçlarını ilk olarak yol hızla akıp giderken görmüştüm. Kocaman kubbeli bu yapıların sarnıç olduklarını öğrendiğimden beri araştırmak istemiştim. Bu yazıda merakımın peşinden beraber gideceğiz. Sarnıçlarla ilgili bir çok okuma yaptım, Reha Günay'ın Bodrum kitabı yapısal gelişimi açıklama şekli, Deniz Çiler Erkan'ın makalesinin bakış açısı nedeni ile tekrar tekrar okuduğum çalışmalar oldu. Bodrum yarımadasındaki yapıların geleneksel Anadolu mimarisinden farklı olmasını Reha Günay Bodrum kitabında şöyle açıklıyor: "Yarımadanın yol bağlantısı zayıf olduğu için, tüm yapı malzemelerin kervanlar ile taşınması zorunluluğunu getiriyor ve belli ölçülerde yapı malzemeleri kullanılabiliyor. Bodrum Evi tipi bu nedenle küçük odalara ve pencerelere sahip. Kervan düzeninin bir diğer getirisi ise yol boyu sıralanmış sarnıçlar."500-1.000m aralıkla sarnıçlar yapılmış ve günümüzde de güzargah aynı olduğu için yol boyunca inci dizileri gibi kubbeli sarnıçları izliyoruz. Bodrumdaki sarnıçlara Kümbet, Gümbet adı veriliyor. Kümbet, Farsça kökenli bir sözcük ve kubbe-tümsek anlamına geliyor. Yapının kendisi kubbe ile isimlendirilmiş. Ama neden kubbe kullanılmış. Neden yer üstündeler, asıl merak ettiğim konu bu. Diğer bölgelerde sarnıçlar toprak altında, tonozlu, büyük su depoları şeklinde. Yine Reha Günay'a göre Bodrum bölgesi yapılarının geleneksel Anadolu mimarisinden farklı olmasının bir nedeni de bölgede erken dönemde yaşamış yerli halkın bıraktığı yapı tiplerinin 13. yüzyılda Türkmenler tarafından ele geçirilip sahiplenilmesi ve devam ettirilmesi. Burada tarihin erken dönemlerinde şekillendirilmiş yapı geleneği fazla değişmemiş. Demek ki kubbeler buranın coğrafyası ve yağış koşullarından ortaya çıkmışlar. Düşününce bu bölgede yağmur, kış aylarında kovadan boşaltılmışçasına yağıyor. Bir anda yoğun bir sağanak yağış, sonra pırıl pırıl güneş. Gerçekten de Muğla Türkiye'nin en çok yağış alan 4. iliymiş. Kış aylarındaki yoğun yağışlara karşın yaz aylarında yağış yok denecek kadar az. Bu bardaktan boşanırcasına yağan yağmur aylarca nasıl saklanır? Kubbelerden hızla toplanıp, yer altına yarı gömülü (yani yeraltının sabit ısı özelliğinden de faydalanan) kapalı depolarda. İşte cevap burada. Yapısal özelliklere bakalım. 7-8m çapındaki kubbeyi, silindir duvarlar taşır. Bu duvarlar kubbenin altında bir dış etek oluşturur. Bu etek boyunca dizili küçük açıklıklar vardı. Sarnıçların neredeyse yarısı gömülüdür. Küçük kapılarından girilip, merdivenlerden aşağı inilebilir. Yaz aylarından su seviyesi düşünce merdivenden inip, kovalarla alınan su girişteki yalaklara doldurulur. Duvarda eşya koymak için taş çıkıntıları olabilir. Sarnıç içinde su tutucu horasan harcı-sıvası kullanılır. Kubbe üstünde alem adı verilen yapı elemanları görülebilir. Çoğu günümüze kadar ulaşabilmiş bu sevimli yapıları korumak üzerine üretilmiş bir çok proje ve fikir var. Özellikle yazın Bodrum'da yaşanan su sorununa çözüm olarak sarnıçlara tekrar işlev kazandırma projeleri sık sık konuşuluyor. Bence sarnıçların asıl değeri bu bölgede su toplama ve saklama mekanikleri. Geleneksel yöntemleri modernize ederek yağmur hasadı konusunda rehber olmak üzere yerlerinde duruyorlar. Sarnıçları tekrar canlandırmalı, gizemli hikayelerini duyabilmek için içlerine bakmalıyız. Belki yeni işlevler için ne istediklerini bize fısıldarlar.